13 Ağustos 2010 Cuma

Durak/Bir Mekan Sosyolojisi Denemesi

2010 yılında üniversite son sınıftayken kaleme aldığım yazı..



Bu yazı buram buram Konya kokuyor, Konya'nın farklı yerlerinde bulunan durak yaşamlarının bir yansıması..


Durak; durulan yerdir, beklenen yer. Hem yolcu için hem taşıt için durulan yer... Durakta durulur, beklenir; bu beklenti bir amaç içindir. 

Duraklar genelde bir kabin şeklinde dizayn edilir. Turnike gibi daha özel alanlar ve sadece durak adının yazılı olduğu tabela ile yeri belirlenen duraklar da vardır. Durak bir şekilde kendisini belirtir. Durağa çizilen bir sınır vardır, bir huduttur durak. Yolun karşı tarafında da bir durak bulunur. Bir kaç metre ileride ya da geride olabileceği gibi, hemen karşıda da olabilir. 


Durak, kabin şeklinde dizayn edilir demiştik, bu kabin camdan yapılmıştır. Bilboard denilen reklam panoları sergilenir, bu camdan yapılan kabinlerde. Reklam verenler için önemli bir mekândır. Yapacak pek bir işi olamayan birey, durakta aracı beklerken reklamları inceleme imkânı bulabilmektedir. Camdan yapılan kabinde bir de tarife panosu bulunur. Hangi aracın ne zaman gelebileceği, kaç dakikada bir geleceği vesairenin yazıldığı tarife panosu. Tarifeyi kontrol edenler, elindeki veyahut cebindeki telefonu da aynı anda kontrol ederler. İlginçtir; ama saati kontrol etmek içindir bu girişim. Cep telefonunun hayatımızı işgal etmesiyle birlikte kol saatlerinin fonksiyonun ne denli azaldığını durakta da gözlemleyebilmekteyiz. 

Kimi duraklar turnike şeklindedir. Turnikeler, metro ve tramvay gibi daha seri araçların geçtiği duraklarda bulunurlar, bu yönüyle özeldirler. Bu özel yapılar yolcuların yoğun olduğu yerlerde bulunur. Turnikeler aracığı ile aracın tüm kapıları yolcu binişine sunulur, çünkü ücret önceden turnike girişinde ödenmiştir. Turnikelerde sigara içmek yasaktır, kapalı alandır çünkü. Her turnikenin bir görevlisi vardır, tek işi yolcu ve araçların giriş çıkışlarını kontrol etmektir. Görevliye ayrılmış özel bir alan da vardır. Durakların yanında bir de dolum gişeleri denilen özel alanlar vardır, her durakta bulunmasa da belli başlı duraklarda bulunur. 

Her durağın bir adı vardır. Bu ad durağın bulunduğu civarın da adıdır çoğu zaman, durağın adı bulunduğu coğrafya ile bütünleşmiştir, açık adres haline gelmiştir, yer tarifinde kullanılır olmuştur. 
Kent hayatına özgüdür durak. Köyde kentteki gibi duraklara rastlanmaz, durağı kent hayatı zorunlu olarak var etmiştir. Kent hayatının doğurduğu bezgin insan tipinin sıklıkla görülebileceği bir mekândır durak. Sabahın erken saatlerinde işe gitmek için bu mekâna uğrayan kalın kravatlı memur, uykusuzluktan ötürü düşecekmiş gibi duran ilkokul öğrencisi, üzerindeki eski elbiseleri ile sanayiye gideceği belli olan işçi, elindeki gazetesi ile bir üniversite öğrencisi... Hepsinin ortak mekânı, uğrak mekânıdır durak, sabahın erken saatlerinde uğranan bu mekâna akşam da uğranılması zorunludur. Akşam iş dönüşü veya okul çıkışı gelenler, gün boyu yüklendikleri ağır stresi bu mekânla da paylaşırlar. Araçta bunalanların kendilerini araçtan aşağı atarken oh be! dedikleri mekandır da durak. 


Durak, genelde açık bir alandır. Açık alan olması iyi bir seyir imkânı sunar. Yoldan geçen son model araçlar, sıra sıra dizilen binalar, kırmızı ışıktan geçmeye çalışan insanlar, her mevsim farklı bir güzellikle kendisini sergileyen ağaçlar, uçan kuşlar, tüm sesleri bastıran araba sesleri, her şeye rağmen hareketli bir hayat... 


Durağın içinde de heterojen bir yapı var olur genelde. Tarife panosunu kontrol edenler, ikide bir öf çekip aracın geliş yönüne gözlerini dikenler, elinde bastonu ile yaşlılar, sırtında çantası ile öğrenciler, kalın kravatı ile memurlar, sevgilisi ile el ele tutuşup konuşanlar... Son bakışların ve sözlerin hayat bulduğu mekânlardır duraklar. 


Bazı duraklar boştur, sessizdir, ıssızdır. Böyle olmaları ıssız bir yerde olmalarından kaynaklanıyor diye düşünülebilir; ama bu ıssızlığın tek sebebi bu olmasa gerek. 


Durakta yalnızdır insan, kalabalıklar içinde yalnız. Elini hafif oynattığı anda dokunabileceği birileri olduğu halde yalnızdır. Ne hazin bir durum değil mi? Kalabalıklar içinde yalnız olmak. Kent yaşamının zorunlu bir sonucu olan bu durum durakta da vuku bulmakta. 


Durağa giden kişinin genelde ilk dikkat ettiği şey aracın duracağı yeri iyi tahmin edebilmek ve araca ilk binebilmektir. İlk binenin araçta oturma ihtimali daha yüksektir. Yaşlılara yer vermek gibi bir düşüncesi yoktur böylelerinin. 


Her mevsim farklı davranışlar doğurur duraklar, kış mevsiminde sürekli hareket halinde bulunup ısınmaya çalışan insanlar göze çarparken, yaz mevsiminde bekleme sürecinde gölgelik bir yer arayan insanlara rastlamak mümkündür. Durağın yakınında ağaçlık bir alan varsa bu böylesi insanlar için vazgeçilmez bir mekândır. 


Durak; bir yerde sefere başlangıç yeriyken, diğer bir yerde sefere son verilen mekândır. Binilen ve inilen iki uçtur bu yönüyle... Başlangıç ve bitiş... Hayatın da bir nevi özeti...